Ed Sheeran Kimdir? Hayat Hikayesi Nedir?
Edward Christopher Sheeran 17 Şubat 1991 Yılında doğmuş İngiliz asıllı söz sanatçısı ve şarkı yazarıdır. İngiltere’nin Framlingham Kasabasında büyüdü ve 2005 yılında müzik macerasına başladı. 2008 yılında kariyerinde daha kesin adımlar atmayı amaçlayarak Londra’ya taşındı. Sadece 2009 yılında 312 konser verdi ve 2011 yılının başlarında No. 5 Collaborations Project adında EP’sini piyasaya sürdü. İlk albümünün adı “+” dır, “The A Team” ve “Lego House” gibi leziz şarkıları barındırır.
Şarkıları oldukça çok tutuldu ve İntiltere’de Platin Plak sertifikası aldı. 2012’de ise BRIT Ödülleri’nde En İyi İngiliz Erkek Solo Artist ve En İyi Çıkış Yakalayan Sanatçı ödülü aldı. “The A Team” şarkısı ayrıca Ivor Novello Ödülleri’nde en iyi müzik ve söze sahip şarkı olarak seçildi.
Yaşamı
İlk Yılları ve Kariyerin Başlangıcı(1991-2011)
Sheeran West Yorkshire’da doğdu. Annesi İrlandalı babası ise İngiliz asıllıdır. Genç yaşta gitara hakim olması kariyerinin başlarında ona hızlı adımlar atmasında önemli etken oldu. Thomas Mills Lisesi’nde okurken şarkılar yazmaya başladı. Küçük yaştayken İrlanda’da gösteriler düzenledi. Kayıt yapmaya başladığında sene 2005’i gösteriyordu, 2006’da ise kendi adına albüm çıkardıktan sonra 2007 yılında Want Some? albümü çıkardı.
2008 yılında Londra’ya taşınması ile küçük mekanlarda şarkılar söylemeye başladı. Büyük küçük mekan demeden her yerde şarkılarını duyurmaya devam etti. 2008 Yılında Britannia High adlı yarışmanın denemelerinde katılma fırsatı buldu. 2009 yılında ise tam olarak 312 yerde şarkılarını dinletmişdi. Sheeran bizzat kendisi bunun sebebinin James Morrisonun rekorunu yenmek istediğinden dolayı olduğunu söyledi. 2009 Yılında çıkardığı “You Need Me” adlı şarkı çok beğeni topladı. Bu şarkıyı Just Jack ile çıkacağı turda söylemek için yazdığını söyledi. Leddra Chapman’la beraber çalışma fırsatı buldu. Cee Lo Green’dan “Fuck You” adlı şarkısı söylenirken sahnede yer aldı. Şubat 2010’da Sheeran youtube da paylaştığı bir video ile önemli rapçilerin dikkatini çekti. Sheeran aynı ay “The A Team” adlı şarkısını yazı ve bu onun ilk single şarkısı oldu. Daha sonra çalıştığı şirketden ayrılıp Los Angeles’a taşındı. Şehrin tamamında geceleri şarkı çaldı ve Foxxhole adlı klüpte Jamie Foxx’un gözüne girmeyi başardı. YouTube dan videolarını paylaşarak çok büyük bi hayran kitlesine ulaştı ve insanlar onu dahi olarak anmaya başladı. Dikkatleri üstüne çektikten sonra The A Team’ı çıkardı.
Sheeran, “The A Team”in başarısıyla Atlantic Records ile bir anlaşma yaptı ve albüm çıkarmaya hazırlandı. Albümü + 9 Eylül 2011’de İngiltere’de çıktı. Albümün ikinci teklisi “Lego House” oldu. Klibinde Rupert Grint oynadı. Sheeran aldığı ilgi sayesinde albümü dünyanın başka yerlerinde de sattı. Türkiye’ye 2012 eylülünde geldi. Sheeran aynı zamanda One Direction ile yakın arkadaş ve onlarla bir çok defa çalıştı. Hiç düet yapmasalar da Sheeran onlara şu ana kadar üç şarkı verdi, bunlar: “Moments”, “I Wish” ve “Little Things”dir. “Moments” adlı şarkıyı ilk albümleri ve diğer iki şarkıyı ikinci albümleri Take Me Home (2012) için verdi. Sheeran, Taylor Swift ile de bir şarkı yazdı ve bu şarkıda ikili düet yaptı. Şarkının adı “Everything Has Changed”dir, Swift’in albümü “Red” için yazılmıştır. Sheeran, 2013’te Swift’tin Red Tour adlı turnesinde sahne alacaktır.
Yazının Devamı gizemunsal.blogspot.com’dan alıntıdır.
Kırmızı Kafalı Dahi Çocuk!
Youtube’da John Mayer’in canlı performanslarını dinlerken yan tarafta gördüğüm Ed Sheeran – A team adlı parçaya tıklamam ile Ed Sheeran maceram başlamış oldu. Bakalım sizlerde benimle birlikte aynı maceraya çıkıp aynı duyguları paylaşacak mısınız? Ed Sheeran – A team adlı video’yu görünce verdiğim tepki;
– Aaa! Ed Sheeran kim ki? Neyse tıklayalım bakalım…
– Sözler, sözler ne kadar güzel? Acaba bir parçalık bir şarkıcı mı ki? Dur bakiyim şu Ed Sheeran – Lego House adlı video’ya da bir bakayım…
– Aaa! Rupert Grint değil mi o? İnanmıyorum! Birbirlerine ne kadar çok benziyorlar! Ayrıca şarkı çok güzel. Gitar ve vokaller çok güzel olmuş. Tamam, tamam şarkılar ve klipler emek harcanmış güzel yapımlar ama canlı nasıl ki? Birazda canlı dinleyeyim. ( o esnada ilk dinlediğim şarkı hemen aklıma kazınmıştı ve ister istemez mırıldanıp duruyordum.)
Ed Sheeran’ın canlı performanslarını da izledikten ve yaklaşık 2-3 saat aralıksız Ed Sheeran dinledikten sonra kararımı çoktan vermiştim. Cidden iyi bir müzisyenle karşı karşıyaydım. Büyük bir heyecanla Ed Sheeran’ı araştırmaya başladım. Bakalım neler buldum?
Ed Sheeran 1991 doğumlu ingiliz bir şarkıcı ve söz yazarı. Erken yaşlarda gitar çalmaya başlamış. Müzikal olarak en çok etkilendiği isim olarak tabir ettiği Damien Rice’ın konserine ilk gittiğinde 11 yaşındaymış ve ertesi gün hemen söz yazmaya başlamış. Gittikçe müziğine daha da bağlanan Ed, daha sonraları beat boxing elementini de müziğine eklemiş ve kendince farklı bir tarz ortaya koymaya başlamış. 16 yaşına geldiğinde artık daha fazla tecrübe kazanması gerektiğine inanarak Londra’ya taşınmış. 2009 yılında kendi kendine James Morrison’un 200 konserlik rekorunu kıracağına söz vermiş ve bu rekoru kırmakla kalmamış aynı zamanda da toplamda 314 konser vermiş. Konserden konsere giderken çantasında sakladığı albümü elden ele satmış ve Londra’nın pahalılığında yaşayabilmek için arkadaşlarının evlerinde kalmış. Burada araya girerek ne kadar etkilendiğimi belirtmek istiyorum. Konser vermekten çekinmeyen ve kendini eski usul yöntemlerle insanlara tanıtmaya çalışan bir müzisyenin hikayesini en son ne zaman duymuştuk? Ben hatırlayamıyorum, ya siz? Neyse efendim konumuza geri dönelim. 2010 yılında Rapçi Example, Ed’in internet üzerinde ciddi miktarda beğenilen video’sunu görmüş ve Ed’i sürdürmekte olduğu tur’da açılışı yapması için çağırmış. Tur’un bitiminden sonra Ed, Los Angeles’a uçak bileti almış fakat sırf uçak bileti almış diye de sanmayın ki orada onu bekleyen konserler veya yapımcılar var aksine şansına güvenmiş ve müziğini geliştirmek için Amerika’ya gitmesi gerektiğini anlamış ve arkasına bakmadan yola çıkmış. Amerika da çok meşhur olan “Mic Night” ‘lara katılmış ve bir gün Jamie Foxx’un sahip olduğu bar’da söylerken Foxx, Ed’i görmüş ve ona istediği kadar evinde kalmasını ve kayıt stüdyosunu kullanmasına izin vermiş. Ed, İngiltereye döndüğünde Atlantic Records ile anlaşma imzalamış. Ve nihayet Ed artık kontratlı bir müzisyen olmuş.
Ed’in çıkış albümü “+” (artı) 12 eylül 2011’de Atlantic Records tarafından çıktı. Bence uzun zamandır bu tarzda çıkan en iyi albümlerden. Baştan sona komple bir müzisyenin elinden çıktığını belli eden, içten sözler ile gitar ve Ed’in sesi üzerine kurulmuş çok iyi bir albüm +. Şarkıların içeriklerini yeni ayrılmış olduğu uzun süreli ilişkisi üzerine yazmış. Hala bu genç yaşında bu kadar olgun sözleri nasıl yazdığını anlayabilmiş değilim, Saygılar Ed Sheeran!
Ve gelelim, Brit Awards’a; Ed Sheeran’ın bu önlenemez çıkışı ve emeklerinin meyvesi Brit Awards ile taçlandırıldı. Ed o gece iki ödül aldı; ingiliz En iyi Erkek şarkıcı (British Male Solo Artist) ve ingiliz en iyi çıkış yapan şarkıcı (British Breakthrough Act). Aynı zamanda o gece Lego House adlı şarkısını da canlı olarak söyledi;
Önümüzde kariyerinin henüz başında olan fakat bu kadar başarıya rağmen ayakları hala yere basan bir müzisyen var. En azından artık yeni bir evi var ve arkadaşlarında kalmak zorunda değil! Sanırım benim onu bu kadar sevmemde, günlerdir aralıksız albümünü dinlememde ve kısa sürede onunla bu kadar bağlanmamda müziği için eski yöntemlerle savaşmış olması ve müziği için yaşaması var. Ed Sheeran diğer müzisyenler gibi allanıp, pullanıp önümüze konmuş bir kutu bebeği değil. O, normların dışında yer alan, giyimiyle kuşamıyla beklenini yapmayan biri. Örneğin bir konserinde bir anda karar veriyor ve dinleyicilerininde izin vermesiyle onların ortasında ki bir masanın üstüne çıkarak bütün konseri akustik bir şekilde veriyor. Keşke o büyülü anda orada olabilseydim. Ed Sheeran farklı ve farklı olduğu kadar da iyi bir müzisyen.
Eee… Hadi ne duruyorsunuz, Ed Sheeran’ın müziğini açın ve kendinizi onun büyüsüne bırakın. Bana sonra teşekkür edersiniz 🙂
What do you think?
It is nice to know your opinion. Leave a comment.