21 Haziran 1985’te New York’ta doğan, melankolik tavırlarıyla ve kendine has betimlemeleriyle dikkat çeken Indie Pop şarkıcısı Lana Del Rey’den bahsedelim biraz da. Lana Del Rey kimdir?

Asıl adı Elizabeth (Lizzie) Woolridge Grant olmasına karşın görüngü olma yolunda ilerlemesini sağlayan, kendi tabiriyle, melodik lakabı Lana Del Rey olmuştur. Bundan önce, piyasaya çıkışını Lizzie Grant adı altında yapsa da, fazla tutulmamıştı. Şimdilik bunlara değinmek yerine önce hikâyenin en başına gidelim.

15 yaşında alkol bağımlılığı yüzünden ailesi tarafından yatılı bir okula gönderilmişti. Uzun yıllar tedavi gören Lana, 2010 yılında ünlü bir yapımcı ile yayımladığı Kill Kill albümü tutmadığı için listeden kaldırılmıştı. Fakat kendi çektiği videolarını editleyerek Youtube’da yayımladığı Video Games şarkısı patladığında ünlü olmaya büyük bir adım atmış oldu.

Ünlü olmak için zamanında barlarda şarkı söyler ve kulüplerde çıkan bazı tanınmış erkek sanatçılarla takılırmış. Ki bunun hiçbir işe yaramadığını söylüyor…

 

Lana bir de röportajlarında video çekmeyi sevdiğini, o zamanki mutluluklarını kaydetmekten keyif aldığını ve bunları kendi şarkılarında kullanmayı istediğini belirtmişti. Ve dediğini de yaptı. Birçok şarkısında onun kendi çekimi olan videolarını görebilirsiniz. ’17 yaşımdan beri bir sürü film kolajı yapıyorum ve bu benim şarkı söylemek dışındaki en büyük hobim.’

2012 yılında patlayan Born To Die Albümü en çok satanlar listesinde 5. sıradaydı. 2014 yılında çıkardığı Ultraviolence Albümü ise dinleyenlere ilk başta farklı gelse de yine de kendini sevdirmeyi başardı. Bunun dışında 2015’te çıkardığı Honeymoon Albümü de çoğu müzikseverin dinlemeye bayıldığı türden olmuştu.

  Hüzün kraliçemizin bir de kulağa uçta gelen kendince bir tanımı var. Self-styled Gangsta Nancy Sinatra! Buna rağmen çoğu blog ve dergi onun bu tarzını Sadcore ya da Retro olarak tanımlıyor.

Güzel sanatçımız Lana, ‘hayranlarına nasıl sesleniliyor’ sorununa ‘benim hayranlarımın bir adı yok, onlar sadece kendileri’ cevabını veriyor. Hatta bir röportajında da ‘diğer kızlar hayranlarına çok güzel isimler bulmuşlar, ancak hayranlarım sorumluluklarını biliyor’ yanıtını vererek hayranlarına bir isim vermek istemediğini belirtiyor. (Bu yüzden kendilerine Lana Del Rey’in hayranı olarak Gangster diyenleri dışlıyoruz. Ahah, sadece şaka yapıyorum.)

Bahsetmemiz gereken önemli bir başka nokta da Lana Del Rey’in amansız âşıklardan olduğu. Rivayete göre Video Games şarkısını çıkarırken adadığı bir sevdiceği varmış ve ayrılmak zorunda kalmışlar. Bu biricik Lana’mızı fazlaca yıpratmış ve birçok şarkısını bu unutamadığı gizli aşığına söylemiş. Bunu da bir röportajında şöyle dile getiriyor,

 ‘Justin Parker adında bir besteciyle çalışıyordum ve elinde ona beni hatırlatan bir şeyler olduğunu söyledi. Bunları incelediğimde yazmak için esinlendim. Bilemiyorum. Bir süredir yazdığım bir şey hakkında.. Bir zamanlar görüştüğüm adam ve onunla olan ilişkim. Kendi kariyer hırslarımdan vazgeçtiğim zamanlardı. Onunla evde oturup iyi vakit geçirmek adına. İşten eve döndüğünde video oyunları oynardı ve ben de onu izleyerek bir şeyler yazardım.’

 Afet kraliçemizin bu gizemli adam hakkında söylediği başka bir söz daha,

“Artık beraber olamayacağımız kesinleştiğinde, kalbimde biliyordum ki bu ilişkiyi uzun bir süre daha onurlandıracaktım. Bu daha çok geçmişin en güzel kısımlarındaki anılarımı yaşamak gibi bir şeydi.”

Aynı zamanda Lana Del Rey, etkilendiklerinden de bahsetmiş, Nirvana, Elvis, Frank Sinatra, Eminem, Bob Dylan…  

Yazımı noktalandırmadan önce bir de Lana Del Rey hayranlarına çıkacak yeni albümünün müjdesini vermek istiyorum. Albümün adı Lust For Life ve yayımlanan şarkıları, Lust For Life ile Love. Bunların dışında albümde olduğu bilinen birkaç şarkı daha var, Cherry, Tomorrow Never Came, Yosemite, God Bless America, When the World Was at War We Kept Dancing, Beautiful People Beautiful Problems, 13 Beaches.

Şimdilik Lana Del Rey hakkında söyleyeceklerim bu kadar, görüşmek üzere!