[Intro]
Yeah, it’s my life
In my own words, I guess

Have you ever loved someone so much, you’d give an arm for?
Ona kolunuzu verecek kadar sevdiğiniz biri oldu mu hiç?
Not the expression, no, literally give an arm for
Mecazi olarak değil, hayır, bildiğin kolunuzu
When they know they’re your heart And you know you were their armor
Onlar sizin kalbiniz olduğunu bildiklerinde siz de onların zırhı olduğunuzu bilirsiniz
And you will destroy anyone who would try to harm her
Ve onlara zarar vermeyi deneyecek herkesi yok edersiniz
But what happens when karma turns right around to bite you?
Ama ya karma size koymak için tersine döndüğünde ne yaparsınız?
And everything you stand for turns on you to spite you?
Uğruna savaştığınız her şey sizi kızdırmak için karşı dönerse?
What happens when you become the main source of her pain?
Acının kaynağı siz olunca ne yapabilirsiniz?
“Daddy, look what I made!” “Dad’s gotta go catch a plane”
”Bak baba, ne yaptım” ”Babanın uçağa yetişmesi lazım”
“Daddy, where’s Mommy? I can’t find Mommy, where is she?”
”Baba, annem nerede? Anneme bulamıyorum, nerede?”
“I don’t know, go play, Hailie, baby, your daddy’s busy
”Bilmiyorum Hailie git oyun oyna bebeğim, babanın işi var
Daddy’s writing a song, this song ain’t gon’ write itself
Baban şarkı yazıyor, bu şarkı kendi sözlerini yazmayacak
I’ll give you one underdog, then you gotta swing by yourself”
Ben sana ilk itişi vereceğim sonra sen kendi başına sallanmayı öğreneceksin”
Then turn right around on that song and tell her you love her
Sonra şarkıya geri dönüp o kızına onu sevdiğini söyle
And put hands on her mother who’s a spitting image of her
Ve o kızın annesine küfür et
That’s Slim Shady, yeah, baby, Slim Shady’s crazy
O kişi Slim Shady, evet bebeğim Slim Shady deli
Shady made me, but tonight Shady’s rock-a-bye baby
Beni yaratan Shady’di ama Shady bu gece vedasını ediyor

And when I’m gone, just carry on, don’t mourn
Ben toprak olduğumda hayatına devam et, yas tutma
Rejoice every time you hear the sound of my voice
Sesimi her duyduğunda neşelen
Just know that I’m looking down on you smiling And I didn’t feel a thang
Sana öteki taraftan gülümsediğimi ve hiç bir şey hissetmediğimi bil
So, baby, don’t feel no pain, just smile back
O yüzden hiç bir acı hissetme bebeğim, bana geri gülümse
And when I’m gone, just carry on, don’t mourn
Buralardan gittiğim zaman hayatına devam et, yas tutma
Rejoice every time you hear the sound of my voice
Sesimi her duyduğunda neşelen
Just know that I’m looking down on you smiling And I didn’t feel a thang
Sana öteki taraftan gülümsediğimi ve hiçbir şey hissetmediğimi bil
So, baby, don’t feel no pain, just smile back
O yüzden hiç bir acı hissetme bebeğim, bana geri gülümse

I keep having this dream, I’m pushin’ Hailie on the swing
Sürekli bu rüyayı görüyorum, Hailie’yi salıncakta sallıyorum
She keeps screaming she don’t want me to sing
Sürekli bana bağırıyor, şarkı söylememi istemiyor
“You’re making Mommy cry, why? Why is Mommy cryin’?”
”Annemi ağlatıyorsun, niye? Niye annem ağlıyor?”
“Baby, Daddy ain’t leaving no more” “Daddy, you’re lyin’!
”Bebeğim baban bir yere gitmiyor artık” ”Yalan söylüyorsun baba
You always say that, you always say this is the last time
Her zaman böyle diyorsun, her zaman son kez olacak diyorsun
But you ain’t leaving no more, Daddy, you’re mine!”
Ama bu sefer beni terk etmiyorsun artık, bana aitsin baba”
She’s piling boxes in front of the door, tryna block it
Kapının önüne kutuları dizmeye çalışıyor, çıkışı engellemeye çalışıyor
“Daddy, please! Daddy, don’t leave! Daddy, no, stop it!”
”Baba lütfen! Baba hayır dur”
Goes in her pocket, pulls out a tiny necklace locket
Elini cebine uzatıyor, küçük bir tane kolye çıkarıyor
It’s got a picture, “This’ll keep you safe, Daddy, take it with ya!”
Üzerinde kendi fotoğrafı var, ”Bu seni güvende tutar baba, al yanında götür”
I look up, it’s just me standing in the mirror
Yukarıya bakıyorum, aynada bir başıma durduğumu görüyorum sadece
These fuckin’ walls must be talkin’, ’cause man, I can hear ’em
Bu siktiğimin duvarları konuşuyor olmalı çünkü seslerini duyabiliyorum
They’re saying, “You got one more chance to do right and it’s tonight
Bana ”Her şeyi düzeltmen için son bir şansın var ve son gün bu gece
Now go out there and show ’em that you love ’em ‘fore it’s too late!”
Şimdi oraya çıkıp çok geç olmadan ailene sevgini göster” diyorlar
And just as I go to walk out of my bedroom door
Ve tam odamın kapısından çıkar çıkmaz
It turns to a stage, they’re gone and this spotlight is on
Ortam bir sahneye dönüşüyor, ailem orada yok ve sahne ışıkları yüzüme vuruyor
And I’m singing–
Ben de şarkımı söylüyorum

And when I’m gone, just carry on, don’t mourn
Ben öldüğümde hayatına devam et, yas tutma
Rejoice every time you hear the sound of my voice
Sesimi her duyduğunda neşelen
Just know that I’m looking down on you smiling And I didn’t feel a thang
Sana öteki taraftan gülümsediğimi ve hiç bir şey hissetmediğimi bil
So, baby, don’t feel no pain, just smile back
O yüzden hiç bir acı hissetme bebeğim, bana geri gülümse
And when I’m gone, just carry on, don’t mourn
Buralardan gittiğim zaman hayatına devam et, yas tutma
Rejoice every time you hear the sound of my voice
Sesimi her duyduğunda neşelen
Just know that I’m looking down on you smiling And I didn’t feel a thang
Sana öteki taraftan gülümsediğimi ve hiç bir şey hissetmediğimi bil
So, baby, don’t feel no pain, just smile back
O yüzden hiç bir acı hissetme bebeğim, bana geri gülümse

Sixty-thousand people all jumpin’ out their seat
Altmış bin insan oturdukları koltuklardan atlıyor
The curtain closes, they’re throwin’ roses at my feet
Perdeler kapanıyor, herkes önüme gül atıyor
I take a bow, and thank you all for comin’ out
Baş eğerek selam verip herkese geldikleri için teşekkür ediyorum
They’re screamin’ so loud, I take one last look at the crowd
Hepsi çığlık atıyor, son kez kalabalığa bakıyorum
I glance down, I don’t believe what I’m seein’
Ön sıralara göz gezdiriyorum, gördüğüm şeye inanamıyorum
“Daddy, it’s me! Help Mommy, her wrists are bleedin’!”
”Baba benim, anneme yardım et, bilekleri kanıyor”
But baby, we’re in Sweden, how did you get to Sweden?
Ama bebeğim biz Sweden’deyiz, nasıl buralara kadar geldin
“I followed you, Daddy, you told me that you weren’t leavin’
”Seni izledim baba, bana beni bırakmayacağını söylemiştin
You lied to me, Dad, and now you made Mommy sad
Yalan söyledin baba, ve şimdi annemi üzdün
And I bought you this coin, it says ‘Number One Dad’
Ve sana bu madeni parayı getirdim, üzerinde ‘Dünyanın en iyi babası’ yazıyor
That’s all I wanted, I just wanted to give you this coin
Tek istediğim buydu, sana bu madeni parayı vermek istiyordum sadece
I get the point, fine, me and Mommy are goin’.”
Tamam öyle olsun, annemle ben gidiyoruz”
But baby, wait! – “It’s too late, Dad, you made the choice
Ama bebeğim bekle ”Çok geç artık baba, sen tercihini yaptın
Now go up there and show ’em that you love ’em more than us
Şimdi oraya çıkıp onlara onları bizden daha çok sevdiğini göster
That’s what they want, they want you, Marshall, they keep
Bunu istiyorlar, seni istiyorlar Marshall
Screamin’ your name, it’s no wonder you can’t go to sleep
Sürekli isminin çığlıklarını atıyorlar, uyuyamaman çok normal
Just take another pill, yeah, I bet you you will
Sadece başka bir uyuşturucu kullan, aynen, kesin kullanırsın
You rap about it, yeah, word, k-keep it real.”
Hakkında rap yapıyorsun, aynen, kendin olmaya devam et”
I hear applause, all this time I couldn’t see
Alkış sesleri duyuyorum, tüm bu zaman boyunca göremedim
How could it be that the curtain is closin’ on me?
Nasıl olur da perdeler benim üzerime kapanabilir?
I turn around, find a gun on the ground, cock it
Arkamı dönüyorum, yerde bir silah buluyorum, horozunu kaldırıyorum
Put it to my brain, scream “Die, Shady!” and pop it
Kafama dayıyorum, ”Geber Shady” diye bağırıp tetiği çekiyorum
The sky darkens, my life flashes
Gök yüzü kararıyor, hayatım gözlerimin önünden geçiyor
The plane that I was supposed to be on crashes
İçinde olmam gereken uçak kaza yapıyor
And burns to ashes; that’s when I wake up
Ve küle dönüşüyor, işte o zaman uyanıyorum
Alarm clock’s ringin’, there’s birds singin’
Saatin alarmı çalıyor, ağaçta kuşlar ötüyor
It’s Spring and Hailie’s outside swingin’
Bahardayız ve Hailie salıncakta sallanıyor
I walk right up to Kim and kiss her, tell her I miss her
Direk Kim’in yanına gidip yanağını öpüyorum, onu özlediğimi söylüyorum
Hailie just smiles, and winks at her little sister, almost as if to-
Hailie gülümseyip küçük kardeşine göz kırpıyor, sanki neredeyse-
Sing

And when I’m gone, just carry on, don’t mourn
Toprak olduğumda hayatına devam et, yas tutma
Rejoice every time you hear the sound of my voice
Sesimi her duyduğunda neşelen
Just know that I’m looking down on you smiling And I didn’t feel a thang
Sana öteki taraftan gülümsediğimi ve hiç bir şey hissetmediğimi bil
So, baby, don’t feel no pain, just smile back
O yüzden hiç bir acı hissetme bebeğim, bana geri gülümse
And when I’m gone, just carry on, don’t mourn
Buralardan gittiğim zaman hayatına devam et, yas tutma
Rejoice every time you hear the sound of my voice
Sesimi her duyduğunda neşelen
Just know that I’m looking down on you smiling And I didn’t feel a thang
Sana öteki taraftan gülümsediğimi ve hiç bir şey hissetmediğimi bil
So, baby, don’t feel no pain, just smile back
O yüzden hiç bir acı hissetme bebeğim, bana geri gülümse

*Curtains Closing*

Eminem – Mockingbird (Türkçe Çeviri)