Everybody needs an anchor
Herkesin bir çapaya ihtiyacı vardır
A little something that makes you stay
Küçük bir şey, senin kalmanı sağlayan
An incentive, someone to fight for
Teşvik edici bir şey, uğruna savaşacak biri
Cause no one really needs so much space
Çünkü işin aslı kimsenin çok fazla boşluğa ihtiyacı yoktur
A couple years ago I was lonely
Birkaç yıl önce ben yalnızdım
I used to think that there was no God
Tanrı’nın olmadığını düşünürdüm
But then you looked at me with your blue eyes
Ama sonra bana baktın mavi gözlerinle
And my agnosticism turned into dust
Ve bilinmezciliğim toza dönüştü
How well you know me
Beni nasıl da iyi tanıyorsun
That I don’t care if the rest don’t
Diğerleri tanımasa bile umrumda değil
It doesn’t matter to me, no ohh
Benim için önemli değil, hayır
Oh-oh-oh and as long as you love me
Ve sen beni sevdiğin sürece
As long as we still have each other
Hala birbirimize sahip olduğumuz sürece
I knew we had something
Bir şeye sahip olduğumuzu biliyordum
From the moment I met you
Seninle tanıştığım andan itibaren
I knew we had something
Bir şeye sahip olduğumuzu biliyordum
No one thought it could be true
Kimse bunun doğru olabileceğini düşünmemişti
Hey do you believe
Hey, inanıyor musun
Do you believe in destiny?
İnanıyor musun kadere?
Cause I do as I did then
Çünkü ben inanıyorum, o zaman da inanıyordum
When you were only 23
Sen sadece 23 yaşındayken
God knows that I’m a good dancer
Tanrı biliyor ya ben iyi bir dansçıyım
My feet can move to the music he plays
Ayaklarım onun çaldığı müziğe göre hareket edebiliyor
But there were times I asked for an answer
Fakat cevap alabilmek için sorduğum zamanlar oldu
When he was acting in mysterious ways
O gizemli bir şekilde davranmaya başladığında
There were nights that I stayed up crying
Uyumayıp ağladığım geceler oldu
Cause I was certain that things wouldn’t change
Çünkü bir şeylerin değişmeyeceğinden emindim
But then you came and I saw you smiling
Ama sonra sen geldin ve gülüşünü gördüm
Just like an angel, so beautifully strange
Tıpkı bir melek gibi, garip bir şekilde güzel
And then you touched me
Ve sonra bana dokundun
It’s like you were made for me, oh-oh
Sanki benim için yaratılmıştın
Like it was all meant to be, oh-oh
Sanki olacağı varmış gibi
And I was sure that you would love me
Ve emindim beni seveceğinden
And that we’d always have each other
Ve her zaman birbirimize sahip olacağımızdan
I knew we had something
Bir şeye sahip olduğumuzu biliyordum
From the moment I met you
Seninle tanıştığım andan itibaren
I knew we had something
Bir şeye sahip olduğumuzu biliyordum
No one thought it could be true
Kimse bunun doğru olabileceğini düşünmemişti
Hey do you believe
Hey, inanıyor musun
Do you believe in destiny?
İnanıyor musun kadere?
Cause I do as I did then
Çünkü ben inanıyorum, o zaman da inanıyordum
When you were only 23
Sen sadece 23 yaşındayken
Always thought that I was fine but I was wrong
Her zaman iyi olduğumu düşünürdüm ama yanılmışım
It was you, that one piece I was missing
Senmişsin, kayıp olan tek parça
And I could do without you but, it’d be no fun
Ve sensiz yapabilirim ama bu hiç eğlenceli olmaz
I found you and life was suddenly easy
Seni buldum ve hayat aniden kolaylaştı
There ain’t no worries now
Artık endişeler yok
There ain’t no feeling down
Artık üzgün hissetmek yok
I knew we had something
Bir şeye sahip olduğumuzu biliyordum
From the moment I met you
Seninle tanıştığım andan itibaren
I knew we had something
Bir şeye sahip olduğumuzu biliyordum
No one thought it could be true
Kimse bunun doğru olabileceğini düşünmemişti
Hey do you believe
Hey, inanıyor musun
Do you believe in destiny?
İnanıyor musun kadere?
Cause I do as I did then
Çünkü ben inanıyorum, o zaman da inanıyordum
When you were only 23
Sen sadece 23 yaşındayken
