Maybe I had too many drinks but that’s just what I needed
(Belki çok fazla içtim ama ihtiyacım olan sadece buydu)
I hope that you don’t think that what I’m saying sounds conceited
(Umarım söylediklerimin kibirli olduğunu düşünmüyorsundur)
When I look across the room and you’re staring right back at me
(Ne zaman odanın karşısına baksam ve sen bana dik dik bakıyorsun)
Like somebody told the joke and we’re the only ones laughin’
(Sanki biri şaka yapmış ve sadece gülen biziz gibi)

Don’t know why I tried, ’cause ain’t nobody like you
(Neden denediğimi bilmiyorum; çünkü kimse senin gibi değil)
Familiar disappointment, every single time I do
(Tanıdık hayal kırıklığı , her seferinde bunu hissediyorum)
And every single night my arms are not around you
(Ve her gece kollarımın arasında değilsin)
My mind’s still wrapped around you
(Zihnim hala seninle sarılı)

Baby, tell me when you’re ready
(Bebeğim , hazır olduğunda bana söyle)
I’m waitin’
(Bekliyorum)
Baby, anytime you’re ready
(Bebeğim , hazır olduğun zaman)
I’m waitin’
(Bekliyorum)
Even ten years from now if you haven’t found somebody
(On yıl sonra bile eğer birini bulmadıysan)
I promise, I’ll be around
(Söz veriyorum, etrafında olacağım)
Tell me when you’re ready
(Bebeğim hazır olduğunda bana söyle)
I’m waitin’
(Bekliyorum)

What if my dad is right, and he says that you’re the one
(Ya babam haklıysa , ve o kişinin sen olduğunu söylüyor)
No, I can’t even argue, I won’t even fight him on it
(Hayır , tartışamıyorum bile , onunla kavga etmeyeceğim)
Call you when it’s late, and I know that you’re on bed
(Geç kaldığında seni ararım ve yatakta olduğunu biliyorum)
‘Cause I’m three hours back, seems like you’re always six ahead
(Çünkü üç saat gerideyim, daima altı saat ilerideymişsin gibi görünüyorsun)

Don’t know why I tried, ’cause ain’t nobody like you
(Neden denediğimi bilmiyorum; çünkü kimse senin gibi değil)
Familiar disappointment, every single time I do
(Tanıdık hayal kırıklığı , her seferinde bunu hissediyorum )
And every single night my arms are not around you
(Ve her gece kollarımın arasında değilsin)
My mind’s still wrapped around you
(Zihnim hala seninle sarılı)

Baby, tell me when you’re ready
(Bebeğim , hazır olduğunda bana söyle)
I’m waitin’
(Bekliyorum)
Baby, anytime you’re ready
(Bebeğim , hazır olduğun zaman)
I’m waitin’
(Bekliyorum)
Even ten years from now if you haven’t found somebody
(On yıl sonra bile eğer birini bulmadıysan)
I promise, I’ll be around
(Söz veriyorum, etrafında olacağım)
Tell me when you’re ready
(Bebeğim hazır olduğunda bana söyle)
I’m waitin’
(Bekliyorum)

And if I have to, I’ll wait forever
(Ve mecbur kalırsam , sonsuza kadar bekleyeceğim)
Say the word, and I’ll change my plans
(Bir şey söyle ve planlarımı değiştireceğim)
Yeah, you know that we fit together
(Evet, birbirimize yakıştığımızı biliyorsun)
I know your heart like the back of my hand
(Kalbini avucumun içi gibi biliyorum)

So baby, tell me when you’re ready
(Öyleyse bebeğim, hazır olduğunda bana söyle )
I’m waitin’
(Bekliyorum)
Baby, any time you’re ready
(Bebeğim hazır olduğun zaman)
I’m waitin’, yeah
(Bekliyorum, evet)
Even ten years from now if you haven’t found somebody
(On yıl sonra bile eğer birini bulmadıysan)
I promise, I’ll be around
(Söz veriyorum, etrafında olacağım)
Tell me when you’re ready
(Hazır olduğunda bana söyle)
I’m waitin’, yeah
(Bekliyorum, evet)
Baby, tell me when you’re ready
(Bebeğim, hazır olduğunda bana söyle)
I’m waitin’
(Bekliyodum)
Baby, any time you’re ready
(Bebeğim, hazır olduğun zaman )
I’m waitin’, oh
(Bekliyorum, oh)
Even ten years from now if you haven’t found somebody
(On yıl sonra bile eğer birini bulmadıysan)
I promise, I’ll be around
(Söz veriyorum, etrafında olacağım)
Tell me when you’re ready
(Hazır olduğunda bana söyle)
I’m waitin’, I’m waitin’
(Bekliyorum, bekliyorum)